Ameliyatsız Doku Onarımı : Söz konusu cildimiz olduğunda birçok kişi sadece temizlemenin ve düzenli olarak tonik, nemlendirici kullanmanın yeterli olduğunu düşünebilir. Halbuki cildimiz de en az diğer organlarımız gibi kendisine özgü bakımlara ihtiyaç duyar. Sadece temizlemek, nemlendirmek veya sıvı tüketimine dikkat etmek yeterli değildir.
Cilt yaşayan bir dokudur ve bu doku zamanla birçok nedene bağlı olarak zarar görebilir. Genetik faktörler, kullanılan ilaçlar veya beslenme düzeni gibi hayatımıza dair durumlar nedeniyle de zarar görebilir, maruz kaldığı kirli hava veya travma gibi çevresel faktörlere bağlı olarak da zarar görebilir.
Peki cildimiz zarar görürse ne yapabiliriz?
Öncelikle cildimizin uğradığı deformasyonları iyi bir şekilde analiz etmemiz gerekir. Örneğin, eğer kullandığımız ilaçlar nedeniyle cildimizde deformasyonlar ortaya çıkıyorsa, ilaç tedavimiz tamamlanana kadar herhangi bir işlem yaptırmak anlamsızdır çünkü elde edilen sonuç kalıcı olmayacaktır. Beslenme düzenimiz yüzünden cildimizde doku hasarı başta olmak üzere çeşitli deformasyonlar meydana geliyorsa o zaman da beslenme düzenimizi değiştirmediğimiz sürece yaptırdığımız her uygulama adeta boşa kürek çekmek olacaktır.
Cildimizin ihtiyaç duyduğu onarımı ona vermeden önce maruz kaldığı deformasyonları iyi şekilde analiz etmek ve cildimizin ihtiyaçları doğrultusunda bir uygulama protokolü belirlemek, hem yüksek hasta memnuniyeti hem de yüz güldüren sonuçlar almak için etkin bir yoldur.
Modern yaşamda ciltlerimizde en sık karşılaştığımız deformasyonlar sırasıyla; akne ve sivilce izleri, kırışıklıklar ve cilt gevşemeleridir. Bu saydığımız deformasyonların her biri aslında cildimizin çalışma sistemindeki değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan deformasyonlardır.
Cildimiz, 3 ayrı katmandan oluşan bir yapıya sahiptir. En üst katman olan epidermis, dışarıdan bakıldığında görülen kısımdır. Orta katman olan dermis ise kıl köklerinin yağ dokularının ve kollajen üretiminin olduğu yerdir. Üçüncü, en iç katman ise derin dermis veya hipodermis olarak adlandırılır ve cildin en alt katmanıdır. Cildin daha genç ve sağlıklı kalmasını sağlayan sistemler, orta tabaka olan dermiste çalışır. Bu tabakada bulunan lifler kollajen üretiminde aktif olarak rol alır. Fibroblast hücrelerin çalışmasıyla kollajen üretimi artar ve artan kollajen üretiminin akabinde bağ dokular sıkılaşır. Böylelikle cildimiz genç ve sıkı bir görünüme sahip olur.
Yaş almadan çevresel faktörlere varana kadar birçok farklı sebep nedeniyle cildimizin bu çalışma prensibinde bozulmalara ve eksilmeler yaşanır. Örneğin 30’lu yaşlardan itibaren cildimiz eskisi kadar kollajen üretmez, dolayısıyla da bağ dokularımız eskisi kadar güçlü ve sıkı olmaz. Bağ dokularımız güçlü ve sıkı olmadığında da cilt gevşemeleri dediğimiz durumlar ortaya çıkar. Cilt dokusunun hasarı, her hastada farklı derecede olabilir. Kimi hastalarda cilt üzerinde lekelenmelerden izlerden ve cilt gevşemelerinden oluşan hasarlar söz konusuyken kimi hastalarda sadece orta yüz bölgesinde belli belirsiz cilt gevşemeleri olarak kendini gösterir. Saydığımız tüm bu deformasyonlara müdahale etmek önemlidir. Aksi halde cildimizdeki deformasyonların derecesi artar ve ameliyatsız estetik uygulamalarının yetersiz kaldığı bir döneme gireriz.
Peki ciltteki doku hasarı nasıl tedavi edilir veya tedavi edilebilir mi?
Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki günümüzün medikal teknolojileri sayesinde bundan birkaç yıl önce sadece hayal olan şeyler bugün klinik ortamda gerçekleştirilen başarılı uygulamalara dönmüştür. Ameliyatsız doku onarımı da bunlardan biridir.
Günümüzde klinik ortamda uzman bir ekip tarafından uygulanan başarılı ameliyatsız doku onarımı uygulamaları sayesinde hem danışanlar uzun ve meşakkatli ameliyatlara ihtiyaç duymamakta hem de sosyal hayattan kopmadan daha güzel yaş alabilmektedirler.
Ameliyatsız doku onarımı, bir işlemler bütünüdür. Bu uygulamaların tamamı, etkinliği kanıtlanmış işlemler olmakla birlikte her hastada farklı kombinasyonlar kullanılabilir çünkü her kişinin cildinde oluşan hasarlar ve ihtiyaç duyduğu uygulamalar farklıdır.
Ameliyatsız Doku Onarımı Tedavilerinde Hangi Uygulamalardan Faydalanıyorsunuz?
Daisy Poliklinik ailesi olarak ameliyatsız doku onarımı uygulamalarında özellikle sıklıkla Exilis Elite, Red Touch, Ultra lifting, Frozen Face, PRP ve Kök Hücre uygulamalarına başvurmaktayız. Bu işlemlerin bir kısmında kişinin kendi kanı ve hücreleri kullanılırken bir kısmında ise enerji bazlı cihazlardan destek alınarak ciltteki kollajen üretimi tetiklenmekte ve cildin kendini onarması sağlanmaktadır.
Exilis Elite, saten yüz ve vücut germe olarak bilinen uygulamalardandır. Exilis Elite cihazının bünyesinde bulunan radyofrekans ve ultrason dalgaları sayesinde cildin dermis tabakasına etki ediyor ve cilt altından doku onarımının gerçekleşmesine katkı sağlıyoruz. Exilis Elite gibi ultrason dalgalarından faydalandığımız ancak yüksek odaklı ultrason olduğu için cildin alt katmanlarına daha fazla müdahale edebildiğimiz Ultra lifting de ameliyatsız doku onarımı uygulamalarında sıklıkla başvurduğumuz işlemlerden biridir.
Cildimizi yaşayan bir doku olduğunu söylemiştir. Her yaşayan doku gibi cildimiz de belirli besinlere ihtiyaç duyar. Genç yaşlarda bu besinleri, cildimiz kendi kendine karşılarken zaman geçtikçe dışarıdan müdahalelerle bu besinlerin karşılanması gerekir. İşte bu noktada da ameliyatsız doku onarımı kapsamında danışanlarımıza iğnesiz mezoterapi olarak da bilinen Frozen Face ve kollajen lazeri olarak da adından söz ettiren Red Touch işlemlerini uyguluyoruz. Frozen Face ile cildin ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve aminoasitlerin cilde nüfuz etmesini sağlarken Red Touch ile ciltteki kollajen üretimini tetikliyoruz. Böylelikle çok daha kısa sürede daha etkili doku onarımı sağlayarak cildin doğal olarak kendini onarmasına yardımcı oluyoruz.
Ameliyatsız doku onarımı sadece cilt yüzeyinde veya cildin alt katmanlarında meydana gelen ve estetik görünümü etkileyen problemlerin çözümünde kullanılmaz, ameliyatsız doku onarımı aynı zamanda cildin sağlığını direkt olarak etkileyen cilt hasarlarına da çözüm sunar. Örneğin ameliyatsız doku onarımı kapsamında yapılan PRP işlemleriyle cilde plazma yönünden zengin ve kişinin kendi kanından elde edilen ürünler enjekte edilir. Böylelikle estetik görünümünün yanı sıra akut ağrılara neden olan cilt problemlerinin çözümüne dahi katkı sağlanır. PRP işleminin yanı sıra kök hücre uygulamaları da doku onarımında büyük yer kaplar. Enjekte edildiği yerde sağlıklı hücreleri taklit ederek vücutta onarım başlatan kök hücreler, ameliyatsız doku onarımı kapsamında sıklıkla başvurduğumuz uygulamalardan biridir.
Yeni nesil etkin ameliyatsız doku onarımı ile ilgili merak edilen soruları ve cevaplarını sizler için derledik! Ayrıca uygulamalarımız hakkında daha fazla bilgi almak için Instagram adresimizi ziyaret edebilirsiniz.